Aralık 2019’da Çin’in Hubei eyaleti Wuhan kentinde ortaya çıkan Corona virüs, birkaç ay gibi kısa bir süre içerisinde Asya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Orta Doğu’da 100’den fazla ülkede yayıldı. Çin’in aldığı sert tedbirler bile yayılım hızını bir ölçüde yavaşlatabildi. Dünyanın dört bir tarafından gelen enfekte kişi ve ölüm sayıları, çok ciddi bir salgınla karşı karşıya olunduğunu belgeledi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edilen koronavirüse karşı küresel çapta önlemler alınmaya başlandı. 

11 Mart 2020’de Türkiye’de ilk vakanın görülmesi, ülkede tüm gözlerin koronavirüse dönmesini sağladı. Bulaşıcılık oranının yüksekliği, bireysel tedbirler olmadan devletin yayılmasının önüne geçmesinde yetersiz kalabilir. Ülkemizde şimdilik sadece ilk ve orta derecelerin yanı sıra üniversiteler tatil edilse de, Çin ve İtalya gibi daha ağır bir tablonun görüldüğü ülkeler vatandaşlarının acil durumlar haricinde evden dışarıya çıkmalarına engel olan bir sistem uyguluyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra çoğu firma da, virüsün yayılmasının önünü kesmek için, başta risk grubu yüksek çalışanlar olmak üzere çalışanlarına izin veriyor ya da çalışanlarını evden çalışma konusunda yönlendiriyor. Fakat, işinin başında olması gereken pek çok çalışan da bulunuyor. Eğer sizin de bu zaman zarfı içerisinde iş yerinizde bilfiil çalışmanız gerekiyorsa, alacağınız küçük önlemlerle corona virüsünün size ve sevdiklerinize bulaşmasının önüne geçebilir, hastalığın yayılmasının kontrol altına alınmasına katkıda bulunabilirsiniz. 

Corona Virüsü Nedir?

Kaynağının Wuhan kentindeki Huanan Deniz Ürünleri Pazarı olduğu düşünülen salgın, halk arasında koronavirüs olarak adlandırılıyor. Oysa koronavirüs, insanların 1960’lı yıllardan beri aşina olduğu, memeli ve kuşlar arasında sıklıkla rastlanan bir virüs ailesinin adı. Koronavirüs ailesine dahil olan virüsler, insanlarda çoğunlukla hafif seyreden nezle, grip ve soğuk algınlıklarının sorumlusu olarak görülüyor. Fakat nadiren de olsa, Wuhan salgınındakine benzer tehlikeli hastalıklara neden olabiliyor. Aslında koronavirüslere aşinasınız. 2002 ve 2003 yıllarını etkileyen SARS ve 2012’ye damga vuran MERS salgınlarında da koronavirüs ailesine dahil olan virüsler rol oynamıştı.

Koronavirüs ailesine dahil olan virüslerin, spike olarak adlandırılan çıkıntılara sahip küre formunda bir yapıya sahip oldukları biliniyor. Elektron mikroskobu altında bakıldığında, çıkıntıları bir tacı andırıyor. Bu nedenle, bilim insanları bu virüs ailesine Latincede “kral tacı” anlamına gelen “corona” adını verdi. 

Koronavirüslerin, inek ve domuz gibi memelilerde bağırsak, tavuk gibi kuşlarda da üst solunum yolu problemlerine yol açtıkları biliniyor. Hayvanlarda yaygın olan virüsler, genellikle insanlara ender bulaşıyor. Geçmeleri için, insan vücuduna adapte olmalarını sağlayan bir mutasyon geçirmeleri gerekiyor. Geçirdikleri mutasyon, virüsün insanlara hayvanlardan çok daha ağır tahribatlar vermesine neden olabiliyor. Wuhan salgınının hızlı yayılması ve ölüm oranlarının altında, ilgili mutasyonun etkili olduğu düşünülüyor. 

Aralık 2019’da ortaya çıkan virüs, tıpkı SARS gibi şiddetli akut solunum yolu problemlerine neden oluyor. Bu nedenle, virüs SARS-CoV-2 olarak isimlendiriliyor. Ayrıca bu hastalığın ismi çoğunlukla gazete ve televizyonlarda COVID-19 olarak anılıyor. Tıpkı koronavirüs ailesinin diğer üyelerinin yol açtığı problemlerde olduğu gibi, SARS-CoV-2’in neden olduğu hastalık için spesifik bir tedavi bulunmuyor. Doktorlar çeşitli antiviraller kullanarak ve solunum desteği gibi yöntemlerle hastaları kurtarmaya çalışıyor. Diğer taraftan, dünyanın dört bir tarafındaki bilim insanları koronavirüs aşısını geliştirebilmek için zamanla yarışıyor. 

Corona / COVID-19 (Korona) Virüs Belirtileri Nelerdir?

SARS-CoV-2 bulaştığında; grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi kış mevsimiyle özdeşleşen rahatsızlıklara benzer özellikler gösteriyor. Ağır seyrettiği durumlarda, zatürreyi anımsatan semptomlar gösteriyor. İlerlediği takdirde, nefes darlığına neden olabiliyor ve ölümler çoğunlukla bireyler yeteri kadar nefes alamadığı için boğulma neticesinde gerçekleşiyor. 

COVID-19 bulaşan kişilerde;

  • İnatçı ateş,
  • Boğaz ağrısı,
  • Burun akıntısı,
  • Öksürük,
  • Güç nefes alıp verme,
  • Yorgunluk gibi semptomlar gözleniyor.

Diğer taraftan, ender olarak;

  • Kusma,
  • Karın ağrısı,
  • İshal gibi mide – bağırsak problemleri diğer semptomlara eşlik edebiliyor. 

COVID-19’la enfekte olan kişilerin yaklaşık %90 kadarında, yüksek ateş görülüyor. Bu nedenle, yüksek ateş hastalığın bulaşmış olabileceğine dair bir işaret olarak kabul ediliyor. Dijital termometre ve termal kameralar yardımıyla, yüksek ateşi bulunan bireyler tespit edilmeye çalışılıyor, toplumdan izole edilerek salgının büyümesinin önüne geçilebilmeye çabalanıyor. 

COVID-19 belirtilerinin grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi yaygın solunum sistemi rahatsızlıklarına benzemesi, teşhis koymayı güçleştiriyor. Doktorlar; başta yurt dışı seyahati yapanlar ya da yurt dışıyla bağlantılı kişilerle iletişime geçenler olmak üzere, şüphelendikleri hastalara COVID-19 testi uyguluyor. 

Dünya Sağlık Örgütü (WHO); yukarıdaki belirtileri kendinizde gözlemlediğiniz takdirde, COVID-19’la enfekte olma ihtimaline karşı kendinizi karantinaya almanızı öneriyor. Bilinen bir tedavisi olmadığı ve hastaların önemli bir kısmında herhangi bir soğuk algınlığı gibi seyreden COVID-19 vakalarında çoğunlukla yoğun bir tıbbi destek gerekmiyor. Yine de uzmanlar, belirtileri kendinizde gözlemlediğinizde en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmanızı şiddetle öneriyor. 

Hastalığın hafif seyrettiği durumlarda; doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmanız, tavsiyelerini uygulamanız ve kendinizi diğer insanlardan izole ederek istirahata çekilmeniz yeterli oluyor. Yine de;

  • Nefes alıp vermekte ciddi manada zorlanan,
  • Ateşi inatla düşmeyen,
  • Kronik bir rahatsızlığı bulunan,
  • 65 yaş ve üzeri kişilerin yoğun bir tıbbi desteğe ihtiyaç duyduğunu unutmayın. Özellikle soluk alıp vermede herhangi bir güçlük oluştuğu bir durumla karşı karşıyaysanız, acil tıbbi destek almak için vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidin. Yoğun seyreden tablolarda, hastalara solunum desteği verilmesi gerekebildiği için bir dakikanın bile önemi olduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın. 

Corona Virüsü Nasıl Bulaşır?

Uzmanlar, enfekte kişilerin koronavirüsü;

  • Hapşırık ya da öksürme gibi eylemleri sırasında direkt olarak havaya,
  • Tükürük ve mukus gibi solunum yolu salgılarının  bulaştığı uzuvları yardımıyla yüzeylere bulaştırdığı konusunda birleşiyor.

Bu nedenlerle, sadece enfekte olan insanlardan uzak olmak yeterli olmuyor. Enfekte kişiyle yüz yüze gelmeseniz dahi, koronavirüs bulaştırdığı yüzeye temas ettiğiniz ve kişisel hijyen adımlarını atladığınız durumlarda kolayca size geçebiliyor. 

Koronavirüsün kuluçka süresi 2 ile 14 gün arasında değişiyor. 14 güne kadar herhangi bir hastalık belirtisi vermediği için, enfekte olan insanlar kendilerine bulaştığını fark etmeyerek virüsü etrafındaki diğer sağlıklı bireylere bulaştırabiliyor. Diğer taraftan bazı kişiler enfekte olsalar dahi rahatsızlanmadan ya da çok hafif bir tabloyla iyileşebiliyor. Salgının daha fazla yayılmaması adına, toplumun içinde bulunan her bireyin sosyal mesafe ve kişisel hijyen gibi detaylara özellikle dikkat etmesi gerekiyor. 

Koronavirüsten Korunmak İçin Neler Yapılmalı?

Koronavirüsün tedavisini bulmak için çaba sarf eden Avustralyalı bilim insanları, virüsün laboratuvar ortamında büyük bir hızla çoğaldığının altını çiziyor. Enfekte insan sayısının hızlı bir şekilde yükselmesi, virüsün bulaşıcılığının yüksek seviyede olduğunu ispatlıyor. Solunum yollarını etkileyen bir virüs olması, insanda insana kolayca bulaşmasına yardımcı oluyor. Hızla çoğalması, konak dışında uzun süre hayatta kalabilmesi ve kolayca bulaşabilmesi, salgının önüne geçilebilmesi için toplum desteğinin önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Devletler ne kadar önlem alırsa alsın, uzman görüş ve tavsiyeleri doğrultusunda bireysel önlemler almayan tek bir kişinin bile salgının tekrar hızlanmasına neden olabileceğinin altı sağlık sektörü çalışanları tarafından vurgulanıyor. 

Koronavirüsten korunmanın en kolay yolu, sosyal izolasyonu sağlamak olarak düşünülüyor. Hastalık bulgusunun görüldüğü noktaların karantinaya alınmasının altında bu fikir yatıyor. Okulların tatil edilmesi, etkinlik iptalleri, kafe ruhsatı bulunan mekanların geçici bir süre kapatılması hatta zorunlu haller dışında evden dışarıya çıkılmasına engel olan kısmî yasaklarla, enfekte insanlarla sağlıklı bireylerin bir araya getirilmemesi amaçlanıyor. 

Koronavirüsten korunmanın bir diğer yolu da kişisel hijyene hiç olmadığı kadar dikkat etmekten geçiyor. Sağlıklı insanların yanı sıra enfekte kişilerin kendilerinin ve çevrelerinin hijyenine özen göstermeleri, virüsün bulaşma ihtimalini en alt seviyeye düşürüyor. Diğer taraftan, bireylerin bağışıklık sistemlerini güçlü tutmaya yönelik adımlar atmaları, enfekte olsalar dahi hastalığı en az tahribatla atlatmalarına yardımcı oluyor. 

Uzmanlar koronavirüsten korunabilmeniz için;

  • Zorunlu olmadığınız durumlarda evden dışarıya çıkmamanızı,
  • Bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırmanızı,
  • Dışarıya çıkmak zorunda kaldığınızda diğer insanlarla aranıza en az 1 metre mesafe koymanızı,
  • Diğer insanlarla tokalaşmamanızı, sarılmamanızı ve öpüşmemenizi,
  • Gün içinde ellerinizi sık sık, en az 20 saniye bol su ve sabunla yıkamanızı,
  • Toplu kullanılan kapı kolu gibi yüzeyleri günlük olarak temizlemenizi,
  • Gün içinde sıklıkla kullandığınız yüzeyleri her gün dezenfekte etmenizi,
  • Ellerinizi ağız, burun ve gözleriniz başta olmak üzere yüzünüze değdirmemeniz,
  • Toplum içinde herhangi bir yüzeye temas ettiğinizde dezenfektanla el hijyeninizi sağlamanızı,
  • Para yerine diğer ödeme yöntemlerini tercih etmenizi,
  • Para kullanmak zorunda kaldıysanız ellerinizi vakit kaybetmeden yıkamanızı ya da dezenfektan kullanmanızı,
  • Kıyafetlerinizi yüksek ısıda yıkamanızı,
  • Yurtdışı seyahatlerinizi iptal etmenizi ya da bir süre ertelemenizi,
  • Gün içinde yeteri kadar sıvı aldığınızdan emin olmanızı,
  • Dengeli, sağlıklı ve yeterli beslenmenizi,
  • Bağışıklığınızı korumak için günlük fiziksel aktivitelerinize özen göstermenizi,
  • Vitamin ya da mineral eksiklikleriniz varsa doktorunuzun tavsiye ettiği takviyelerden destek almanızı, 
  • Yeterli ve düzenli uyumanızı tavsiye ediyor. 

Uzmanların tüm tavsiyelerine uymanıza rağmen kendinizde soğuk algınlığı semptomları fark ettiyseniz, diğer insanlara bulaştırmamanız için gereken önlemleri alıp size en yakın sağlık kuruluşuna başvurabilirsiniz. Sonrasında, hastalığın yayılmasını önlemek için kendinizi karantinaya alabilirsiniz. 

Diğer insanlara bulaştırmamak için;

  • Sağlıklı insanlarla bir arada bulunmanızı gerektiren durumlarda kullan-at tıbbi maske takabilir,
  • Hapşırmanız ve öksürmeniz gerektiğinde ağız ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatıp mendili hemen çöpe atabilir,
  • Yanınızda mendil olmadığı durumlarda, ellerinizi değil kolunuzun dirsek bölgesini ağzınız ve burnunuzu kapamak için tercih edebilir,
  • Sağlıklı insanlarla temasınızı minimuma indirebilir,
  • İyileşene kadar kendinizi odanız ya da evinizde diğer insanlardan izole edebilirsiniz. 

Ofiste Yapılması Gerekenler

Uzmanlar, sosyal izolasyonun salgının önünün kesilebilmesi için çok önemli olduğunu vurgulasa da herkes bunu tam olarak yapamıyor. Çalışanların, her gün işlerine gitmesi gerekiyor. Uzaktan yapabileceğiniz bir işte çalışıyorsanız, işvereninize evden çalışıp çalışamayacağınızı sorabilirsiniz. Evden çalışmanız ya da izin almanız mümkün değilse, üzülmeyin. Birkaç küçük detaya dikkat ederek COVID-19’un size bulaşma ihtimalini en aza indirebilirsiniz. 

Ofis ya da işyerinizde;

  • Diğer insanlarla sosyal mesafenizi (minimum 1 metre) korumaya özen gösterin,
  • Tokalaşma ve sarılma gibi fiziksel temas gerektiren eylemlerde bulunmayın,
  • Çalışma alanınızı işe gelir gelmez dezenfekte edin,
  • Toplu kullanılan yüzey ya da materyallere dokunduğunuzda ellerinizi yıkayın ya da bir dezenfektan kullanın,
  • Mümkünse toplantı ve etkinlikleri iptal edin,
  • Ortak çalışmanız gerekiyorsa kalabalık olmamaya özen gösterin,
  • Tek kullanımlık mendil ve dezenfektan gibi ürünleri ihtiyaç duyduğunuz an ulaşabileceğiniz yerlere koyun,
  • Çalışma ortamını sık sık havalandırın, 
  • Soğuk algınlığı semptomları gösteren çalışanları en yakın sağlık kuruluşuna gitmeleri ve rapor alarak evde istirahat etmeleri konusunda uyarın.

Metrobüs ve Metroda Yapılması Gerekenler

Toplu taşıma araçları, koronavirüsün yanı sıra pek çok viral ve bakteriyal hastalığın kolayca bulaşabileceği alanların başında geliyor. Salgın süresince metro, metrobüs ya da otobüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanmak zorundaysanız, çok daha dikkatli olmalısınız. Bu alanlar, her gün yüzlerce kişinin temas ettiği pek çok yüzey barındırmaları sebebiyle kişisel hijyeninize çok daha özen göstermelisiniz.

Toplu taşıma araçlarını kullanırken;

  • Mümkünse çok kalabalık olan araçları tercih etmeyin.
  • Ayakta tutunarak gitmek yerine oturarak seyahat etmeye çabalayın.
  • Ayakta gitmek zorundaysanız tek kullanımlık mendil ya da tıbbi eldivenlerden yardım alarak yüzeyle eliniz arasında bir bariyer oluşturun.
  • Yüzeylerin yanı sıra diğer insanlarla mümkün olduğunca az temas edin.
  • Araçtan iner inmez kullandığınız mendil ya da eldiveni çöpe atın, dezenfektanla el hijyeninizi sağlayın.
  • Eve gelir gelmez kıyafetlerinizi değiştirin ve yıkamaya atın.

Uzmanların tavsiye ve önerilerini dikkate alarak, yetkililerin verdiği bilgileri takip ederek siz de bu süreci en sağlıklı şekilde atlatabilirsiniz. Özenli davranarak, koronavirüs salgınının önüne geçilmesine küçük de olsa bir katkıda bulunabilirsiniz. 

Yazar Hakkında

Avansas

Avansas, her ölçekteki işletmenin tüm işyeri ihtiyaçlarını karşılayan Türkiye'nin ilk ve en büyük alışveriş platformudur. Avansas Blog'da ise iş hayatına dair ilginizi çekebilecek öğretici ve eğlenceli yazıları sizler için hazırlıyoruz.

Tüm yazıları göster